Napoleon Bonaparte (1769-1821) |
Fransız İhtilalı ile “merhaba” diyen 19 yüzyıl her anlamda modern dünya devletlerini şekillendirdi. Fransa ‘da devrim sonrası toy cumhuriyet anarşi dönemi yaşadı. Giyotinlerde dün can alanlar, yarın can verdiler. Direktuar yönetimini darbeyle alaşağı eden Napolyon ise imparatorlunu ilan ederek monarşiyi geri getirdi. Fransa’nın I.Cumhuriyet dönemi bu nedenle hiç ama hiç verimli işlemedi, fakat kokusu tüm Avrupa’yı sardı, Napolyon “fetihleriyle” yemeğin kendisini kapı kapı dolaştırdı ve böylelikle dolaylı ya da dolaysız olarak liberal hareketleri ve milliyetçiliği tüm Avrupa’ya tanıttı. (İmparatorluğunu ilan etmiş olmasına rağmen) Napolyon Prusya-İngiltere-Avusturya ve Rusya’nın neredeyse 20 sene boyunca meydana getirdiği koalisyonlarla (6 tane) mücadele etti. Avusturya’yı dize getirdiği zamanlar, Prusya’yı gerilettiği başarılı yıllar oldu ve Fransa’yı öyle bir ihtiras ve özgüvenle arkasından sürükledi ki, Moskova’ya kadar ilerleyebildi. Napolyon kesinlikle iyi bir diplomat değildi, çözümü her zaman savaşta arıyordu, onun bu tavrı takınmasında diğer Avrupa ülkelerinin pişmekte olan aşa su katma niyetlerinin rolü vardı, ama Napolyon yalnızdı ve bu yalnızlık onun sonunu hazırladı.
Metternich (1773-1859) |
Napolyon’un Elbe’ye tatile çıkması ve 1815 Viyana kongresiyle muhafazakâr ve mutlakıyetçi Metternich’in eseri olan ”Metternich Müdahale Sistemi” dönemi başlamış oldu. Metternich Avusturya İmparatorluğunun başbakanıydı ve uzun süre 1848 ihtilallarına kadar da görevde kalmış başarılı bir dış politikacaydı. Gerek Germen Konfederasyonu ve İtalya’nın birleşmemesi için yaptığı hamlelerdeki başarısı, gerekse hürriyetçilik akımlarının tüm Avrupa’da dizginlemesi için oluşturduğu dörtlü ittifak göz önüne alınırsa siyasal başarısını daha iyi anlamış oluruz. Metternich’i bir supaba benzetsek yanlış olmaz. 1830 ihtilallarının Belçika ve Fransa hariç başarısız olması yine onun müdahale sisteminin eseridir. Metternich’in bu politikasının sonunu hazırlayan gelişme ise milliyetçi nitelikteki 1848 ihtilallarıdır. Metternich 1848 ihtilalının rüzgârının çok kuvvetli olacağının farkındaydı, 1847 Ekiminde Viyana’daki Prusya elçisine “Ben eski bir doktorum. Geçici hastalıklarla, öldürücü hastalıkları birbirinden ayırmasını bilirim. Fakat bu sefer, bu sonuncu hastalıkla karşı karşıyayız.” Diyerek aslında geleceği öngörmüştü ve haklıydı. Sonunda Avusturya’da meydana gelen 1848 ihtilalınında koltuğunu bırakarak İngiltere’ye gitti.
Metternich sonrası 1848’de bastırılmış gibi gözüken milli birlik hareketleri 1870-1871 senelerinde Fransa-Avusturya ile savaşların ertesinde (Almanya üç gücün karşısına çıktı sırasıyla Danimarka, Avusturya ve Fransa, İtalya ise III.Napolyon'un (Cavour'u ve daha doğrusu Piyomenteyi desteklemek için) Avusturya ile savaşı ertesinde birleşme yolunda birkaç bölge -ki onlarda Venedik ve Roma- hariç çok büyük adımlar attı.) 2 önemli gücün doğmasına kapı araladı; Alman İmparatorluğu ve İtalya. Bu milli birliklerden önce Avrupa Rusya’yı Kırım Harbiyle dizginlemiş ve Louis Philippe döneminde başlayan İngiltere-Fransa yakınlaşması Mısır üzerindeki çıkar münasebetleri dolayısıyla yine bozulmuştu.Bu ilişkilerin bozulmasının ana nedeniyse uzak-doğudaki çıkar çatışmalarıydı. Bir de 1882 senesinde İngiltere'nin Mısır'ı himaye altına alması bu ilişkilerin daha da yıpranmasını yol açtı. Fransa-İngiltere arasındaki ilişkilerin onarılması 20.yüzyıla kalacak bir olaydır.
Metternich sonrası 1848’de bastırılmış gibi gözüken milli birlik hareketleri 1870-1871 senelerinde Fransa-Avusturya ile savaşların ertesinde (Almanya üç gücün karşısına çıktı sırasıyla Danimarka, Avusturya ve Fransa, İtalya ise III.Napolyon'un (Cavour'u ve daha doğrusu Piyomenteyi desteklemek için) Avusturya ile savaşı ertesinde birleşme yolunda birkaç bölge -ki onlarda Venedik ve Roma- hariç çok büyük adımlar attı.) 2 önemli gücün doğmasına kapı araladı; Alman İmparatorluğu ve İtalya. Bu milli birliklerden önce Avrupa Rusya’yı Kırım Harbiyle dizginlemiş ve Louis Philippe döneminde başlayan İngiltere-Fransa yakınlaşması Mısır üzerindeki çıkar münasebetleri dolayısıyla yine bozulmuştu.Bu ilişkilerin bozulmasının ana nedeniyse uzak-doğudaki çıkar çatışmalarıydı. Bir de 1882 senesinde İngiltere'nin Mısır'ı himaye altına alması bu ilişkilerin daha da yıpranmasını yol açtı. Fransa-İngiltere arasındaki ilişkilerin onarılması 20.yüzyıla kalacak bir olaydır.
Otto von Bismarck (1815-1898) |
1875 senesine gelindiğinde ise 1871'deki büyük galibiyetin itici gücüyle ve Bismarck’ın tek kelimeyle diplomasi sanatıyla inşa ettiği Alman üstünlük döneminin başladığına şahit oluruz. Fransa’yı milli birlik öncesinde Sedan’da mağlup eden Bismarck 1872’de milli birliğin teşkil edilmesinden bir yıl sonra Rusya-Avusturya ile oluşturduğu birinci üç imparatorlar ligi bu dönemin ilk önemli adımı, deyim yerindeyse giriş biletidir. Bu siyasi üstünlük dönemi 1894 Rus-Fransız İttifakına kadar sürecek, bu ikili ittifak Avrupa dengesini yeniden tahsis edecektir. Bu arada Britanya İmparatorluğunun Hindistan'da ve güney-doğu Asya'daki tartışmasız üstünlüğü ve Rusya’yı Orta Asya’da dizginlemesi ile kıtada o kadar baskın olmasa da dünyanın geri kalan herhangi bir bölgesinde süper güç olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir. Nitekim 20. Yüzyıla girilirken Rusya ile kurduğu ittifaklar ile Avrupa’da da egemen güç Britanya olacaktır. Birinci Dünya Savaşından sonra bunu daha da pekiştiren galip İngiltere bu üstünlüğü Hitler iktidarına kadar sürdürecek, 2. Dünya Savaşından sonra ise yükselen iki kutup olan ABD ile Sovyet Rusya’nın gerisinde yerini alacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder