|
Ellerim Kirli David! |
Avrupa’da ekonomik krizlerin faşist rejimler doğurabildiğine şahit olduk, ekonomisi rayında gittiği sürece de olmayacağını düşünerek avunduk, avunuyoruz. İspanya, İtalya, Yunanistan ve İrlanda’da mali krizin etkileri bugün iktidar değişikliklerine, görevden istifalara kapı araladı. Fransa’da ve Almanya’da da ırkçı ve aşırı muhafazakâr kesimin gittikçe güç kazanarak iktidarı aşındırmaya başladığının da farkındayız. Avrupa Birliği dağılmanın belirtilerini çoktan vermeye başladı, yükü sırtlayanların terlerini silerek haklı sitemleri ve İngiltere’nin her zaman ki “özel” konumu artık göze iyice batıyor. Güçlenen Rusya faktörünü de unutmamak lazım, Suriye konusundaki sert tavırlarını ve İsrail’i “uyaran” demeçlerle daha çok karşılaşır olduk. Son Rusya seçimleri üzerine Hilary Clinton’ın yaptığı yorumlar aslında bu gergin havanın bir sonucu. ABD, artık iyice güçlenen ve meşruiyet elde eden Putin iktidarını yıpratmanın yollarını arıyor. Rusya füze kalkanının İran ve kendisine yöneltilmiş olduğunun da ayrıdında. Türkiye ise bu gittikçe sertleşen iklimde ABD için önemli bir müttefik ve Suriye’nin arkasında ağabey olan İran ile örtülü bir çatışmanın içinde. Suriye ve Arap ülkeleri üzerindeki Türkiye baskısını ve nüfusunu ABD’nin bir “oyunu” olarak algılayan İran, Rusya gibi füze kalkanı projesinin tehdit ettiği başat ülke konumunda. İsrail-Türkiye çatışması ise NATO içerisinde geçmişte meydana gelen Türk-Yunan Kıbrıs sorununu hatırlatıyor. ABD iki önemli müttefikinin çatışmasını önlemek için enerji harcıyor ve zaman kaybediyor. İkili manevralarla sorunu gömme ya da unutturma peşinde. Gazze sorununa insani bir yaklaşım getiren Türkiye ise İsrail’in PKK ile olan ilişkisinin bilincinde ve gerginliği tırmandırmasının arka planında Gazze’den ziyade PKK desteği söz konusu.( Bu nedenle gerginliğin bilinçli olarak gündemde tutulduğu kanaatindeyim.) Açıkça dillendiremediğiniz temel büyük sorunun- bir anlamda- tavrını çok daha kolay açıklayabileceğiniz başka insani ve “köklü” bir soruna yansıtmak Türkiye’nin şu anda izlediği yöntem ve Türkiye bu bilinçle hareket ediyor.
Bakalım “başbakan zaman” ne söyleyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder