2 Aralık 2011 Cuma

Zihinsel Özgürlük

Kendimi en azından bir konuda eğitmenin verdiği kıvancı yaşıyorum. O da şu ki, okumadan değerlendirmemek ve görmeden yargıda bulunmamak.

Geçenlerde- kişinin adını vermeyeyim- tatlı bir sohbet ortamında arkadaşlaydık. Bu arkadaşım bir yazar hakkında konuşmaya başladı, ama o kadar kendinden emin ve inandırıcıydı ki, konuşmasını sonuna kadar dinledim, zannettiğim onun bu yazarın tüm kitaplarını okuduğu ve ondan çıkarımlarını sunduğuydu.  Bir zaman konuşması bitti ve ben ona lafın gelişi biraz da muhabbeti derinleştirmek için hangilerini okuduğunu sordum, . Aldığım yanıt ürperticiydi. “Hiçbirini”

Hiçbir kitabını okumadığı ve hiçbir fikrinin olmadığı bir yazar hakkında nasıl oluyordu da bu kadar atıp tutabiliyordu. İrkildim ve onun adına üzüldüm, çünkü çok büyük bir uçurumun eşiğindeydi.

Medya’yı takip etmeliyiz, fakat şunu da unutmamalıyız, medyada kanı oluşturan ve yargılayan yine insan, yani biz bir gazetede, televizyonda şu ya da bu köşe yazarının veya genel yayın yönetmeninin bize “sunduklarını” okuyoruz, izliyoruz. Her ne olursa olsun kalın ya da ince bir süzgeçten geçirilmiş şeyler bunlar. 

Sorgulama ve gerçekten inceleyerek sorgulama yeteneğinden mahrum kaldığımızda bunun sonuçları çok ağır olur. Toplumda ortak kanılar oluşur, oluşacaktır. Fakat eğer insan düşünebiliyorsa, kimi zaman bu sel karşısında durup, nereye gidiyoruz diye de sormalıdır. “Arap Baharı”nın yaşandığı geçen aylarda, genel kanının aksine bunun gerçekten bir bahar mı olduğunu sorabilen ya da kitabında Ermeni mevzusu hakkında bir şeyler söyleyen bir yazarın toplum tarafından yargılanıp “asıldığında” dur kardeşim bir okuyalım diyebilen insan gerçekten hürdür. Çünkü bedensel özgürlükten daha da önemli olan bir şey varsa o da zihinsel özgürlüktür.

2 yorum:

  1. Artık kötüydü dememeyi öğrendik sanırım ve yine anladık ki bir kitap hakkında yapabileceğimiz olumsuz eleştiri ben beğenmedim olabilir. Benim, senin, bizim beğenmediğimizi bir başkası çok beğenmiş de olabilir.

    YanıtlaSil
  2. Ceren öncelikle kendi zihninden geçirdikten sonra, başkasının zihnin artıkları yerine kendi özünden beslenen zihninin öz suyundan beslenmek, sonra senin de vurguladığın gibi tercihini belirtmek, bu aralar pek önem verilmeyen bir durum bu.

    YanıtlaSil