Siyaset hele ki günlük olunca bazen çok saçma görünmeye
başlıyor. Birbirlerini tan vakti geçmeye
çalışan horozlar gibi biri burada diğeri şurada durmadan ötüyor. Siyasetin an
be an hayatımızı farkında olmadan kontrol ettiğinin farkındayız. Somut
gerçekleriyle her an etrafımızda. Ancak siyasilerin günlük söylemleri, siyasi
köşe kapmacaları bizi ne kadar ilgilendiriyor? Kendi seçmenini memnun etmek
için atılan karşılıklı yemler ve rövanş sebepleri sabah uyandığımda benim
hayatımda nasıl bir değişime neden oluyor?
Kuru gürültü baş ağartır. Can yakar. Benim mutluluğum için
politika yoksa niçin var?
Geçen Google’da ülkelerin gelişmişleri ile ilgili tablolara
göz gezdiriyordum. Ordusu, ihracat-ithalat rakamları, büyüme oranları. Şu
sonuca varmak uzun sürmedi: Bir ülke vatandaşını ne kadar mutlu edebiliyorsa o
kadar güçlüdür. Bireyin mutluluğuna odaklanan siyaset o ülkeyi müreffeh kılar.
Yoksa vatandaşından canını feda etmesini isteyen devlet değil.
Mesela bir ülkeyi şehirleri ele verir. İstanbul’da yaşayan
herkes bu şehrin ne kadar yorucu bir megakent olduğunu bilir. Trafik, çarpık
kentleşme, gürültü, şiddet vs. Mutlu olmanın zor olduğu bir yerdir burası.
Zengin olman gerekir mutluluk için. Orta direğe bir şey sunamaz. Onlar da bir
AVM’den diğerine mutlu olmaya çalışır. Ne yapsın zar! Ama şöyle nüfusu birkaç
milyonluk bazı şehirler vardır. Bu şehirlerin bağlı bulunduğu ülkelerin ordusu
öyle kuvvetli değildir, küçüktürler, dünya siyasetine yön vermediklerini
görürsünüz. Ama insanı “sağlıklı” bir şehirde yaşar. Bisikletiyle isteği yere
gidebilir. Sineması AVM’de değil sokaklardadır. İstediği her yere rahatça
gider. Metrosu, tramvayı vardır.Öyle evden çıkınca trafiğin kurbanı olmaz insan.
Suç oranı düşüktür. Gece yaşam suskunlaşır. Mimarisiyle büyüler. Kısacası
mensubu mutludur bu şehirlerin. Ülkesi kendisi için yaratılmıştır. O ülkesi
için değil.
Siyaset benim için yoksa niçin var?
Son bir aydır büyük bir bıkkınlıkla izliyorum şehrimi.
Hürrem gibi bir tükenmişlik sendromu içinde gibiyim. Kaçasım var. Ama burada
kalmaya zorunluyum. Onun için son bir aydır adam gibi haber izlemiyorum. Tarih
okuyorum. Hem de böyle romantik olanlarından. Bir tarihçi bu işle
ilgilenenlerinin çoğunun şu anda olan şeylerden kaçarak bu bilime merak
sardığını söylemişti. Çok doğru. Bir numaralı panzehir Tarih.
Ayrıca ps3’te Last of Us gibi mükemmel bir oyunla haşır
neşirim. Aşikâr ki bu da bir kaçış. Sonra bunun bir incelemesini yapmak
istiyorum blogta ayrıca. Bakalım.
İki kez tatile çıkmama rağmen hala kurtulamadım bu kaçış
isteğinden.
Niye yazdım bunları peki? Şöyle ki, beni kaçıran ve bugün şehrime
yabancılaştıran ne? Yine siyaset. Geçmiştekilerin öngörüsüzlüğü, şimdikilerin
çığırtkanlıklarının bedeli bunlar.
Uzun lafın kaymağı, siyaset
benim mutluluğum için var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder