4 Haziran 2011 Cumartesi

Apolitika

Gelişen ya da gelişmesini tamamlamış toplumlar, gittikçe apolitikleşiyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise herkes bir ayrı politik.

Geçenlerde Almanya’dan gelen bir arkadaşımla konuşuyorduk. Türkiye’de malum seçim dönemleri volkanların kızışmaya başladığı dönemlerdir, diken üstü dönemlerdir yani. Almanya’da seçim dönemlerinde bile bu kadar seçim tartışması yaşanmıyormuş halk nazarında öyle söyledi bana. Şaşırdım tabi biraz, ama doğalda karşıladım. Bu bana Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sını hatırlattı, 1940 öncesi Almanya’yı düşündüm. Dikkat ederseniz,  Raif’in(Romanın başkahramanı) kaldığı pansiyonda, orada yaşayan diğer tüm Almanlar yoğun siyasi tartışmalara girerler, gecelerce ülke siyaseti üzerinde kafa patlatırlardı hem de hemen hepsi normal vatandaş olmasına rağmen. Tabi bu dönem ikinci dünya savaşı öncesi buhran dönemidir ve Hitler iktidardadır. Almanya büyük bir mali krizi daha yeni atlatmıştır. Şu anda Almanya Avrupa’nın en güçlü ekonomisi bildiğiniz üzere. Bu da demek oluyor ki, belli bir düzen kurulduktan, cepler dolduktan, pasta büyüdükten sonra sular duruluyor. Bireyler apolitikleşerek “zaten kim gelse ilerleme sürer” mantığıyla siyasetten uzaklaşıyor ister istemez. Gönüller ve cepler rahatsa kafalarda rahat oluyor pek tabi.

Türkiye’de son 70 yıldan bu yana bir türlü apolitikleşemiyor.(Büyük sorunlar bitemiyor demek ki.)  Her kafadan bir ses çıkıyor. Kahvehanelerde yaşlılar, okullarda gençler hepsinin bir fikri var bu ülke üzerinde. Siyasetin herkesin oyuncağı olabileceği düşüncesine yakalanıyoruz. Siyaset kurumunu başköşeye oturtuyor, diğer kurumları altlara öteliyoruz. Sözgelimi bir mühendislik öğrencisi projeler oluşturmak yerine, her eylemde meydanlara koşuyorsa ve bunun asıl işi olduğunu düşünüyorsa, bu ülkede oluşturulmaya çalışılan (Umut ediyorum.) uzmanlaşma idealine zarar veriyor demektir.(Demek istediğim seviyeleri hızlı atlamak.) Gelişmiş ülkeler işte bu noktada da bizden öndeler. Birincil görevle, ikincil görevlerinin ayrımındalar bu toplumlar. Apolitik bir yapıyı desteklemiyorum. Demek istediğim dengeyi başarılı bir şekilde sağlayacak kadar apolitikleşmek.Tam anlamıyla kayıtsızlık değil , terazi iyi kullanma bilinci sadece.

Türkiye’nin gelişmekte olan her ülke de görülen bu hastalığa yakalanması çok doğal. Bulunamayan yol aranır. Yalnız önemli olan bunun bronşite çevrilmemesidir. Kısacası Türkiye ne zaman halk nazarında biraz daha apolitikleşirse gelişiyoruz diyebiliriz gönül rahatlığıyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder