29 Haziran 2011 Çarşamba

Kitapların Öğretemedikleri (İnsan Portreleri)


Sohbet etmeyi seven bir insanım. Otobüste durakta beklerken dahi, tanıdığım insanlar oldu ve ben o insanlardan epeyce şey öğrendim. Bu edindiğim izlenimlerin hiçbirini bana en usta yazar bile veremezdi. Demem o ki, insanı anlamak için romanlar, incelemeler, makaleler yetersiz kalıyor. Kitap okumak bazen o nüansları veremiyor, sığ koylarda yüzdürüyor sizi.

Geçen gün İnönü stadyumunun arkasında otobüs beklerken bir baba ve oğlunun kendi aralarında şakalaşarak konuşmalarını bir süre çaktırmadan kulak misafiri oldum. Neşeleri o yorgun günümü bana tamimiyle unutturdu. Otobüs de geç kalmıştı ve bende bu noktadan girizgâh yaparak sohbeti açtım. Sabah balığa gitmişler, hiçbir şey tutamadan dönmüşler, bu mevsimde balıkta bir azalma olurmuş denizde, şu tünelin yapımında zor mühendislik sorunlarıyla karşılaşılmış, iyi olmuş tünelin yapıldığı, şu otobüs seferlerini artırmak lazımmış, oğlu 2.sınıfa başlayacakmış, önümüzdeki günlerde hava yağışlıymış, bu saatte motorların şu hızı gereksiz ve tehlikeliymiş… Konuştukta konuştuk tam bir saat ve ben hayatımın bir kesitinde görece önemsiz bir günde bir baba ve oğlunun yaşamına kısada olsa müdahil oldum.   En başarılı romanların dahi veremeyeceği gözlemlerde, çıkarımlarda bulundum. İnsan tanıdım. Portreler defterime bir yüzü daha kaydettim böylelikle.

Demem o ki, bazen kafamızı çıkartıp dışarı bakmalıyız. Bizden başka insanların çizdiği insan portrelerinin yanı sıra bizde kendi portrelerimizi çizmenin peşine düşmeliyiz. Anlatılanlardan öteye ufakta olsa bir anahtar edinmeliyiz. Sonuçta her şey yaşamda gizli ve sadece birilerinin bizim için çıkarmasını beklememeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder