Fransa’nın Mali’ye
müdahalesi sürpriz oldu. Meğer hiç değilmiş. Avrupa’da Almanya’nın gerisinde
kalan, dünya siyasetinde nüfusunu kaybetmeye başlayan –yaklaşık 100 yıldır-,
Afrika’da Çin ile rekabet edemeyen bu eski emperyalist ülkenin Mali’ye müdahalesi
sanki ben de varım demek için gibi.
Libya’ya ilk müdahale
eden ülke yine Fransa’ydı. Özellikle bölgede bir ABD ile rekabet söz konusu.
Libya’da gördük bunu. Sarkozy’nin yaptığı hamle ABD’nin sıkıştırmasıyla NATO
şemsiyesi altına alınmıştı.
Çin, ABD ve kısmen de
Rusya’dan sonra askeri anlamda Fransa kendini iyi bir yere konumlandırmak
niyetinde. Ortaçağın şövalyeli, 19. Asrın Napolyonlu Fransa’sı 21.yy’da
konumunu ya da daha doğru bir tabirle beynelmilel devlet kimliğini yeniden
şekillendirmenin sancılı eşiğinde.
Türkiye ile içerik
açısından çok farklı olsa da, aynı sıkıntıdan mustarip Fransa; “Ben nerede olmalıyım?” "Anlı şanlı tarihe sahip bir ulus olarak neler yapmalıyım?”, “21. Yy ’da kendime
uluslararası siyasette nasıl bir rol biçmeliyim?”,” Bu çağda dostum kim,
düşmanım kim ve ben kimlerle işbirliğine gitmeliyim?” gibi soruları soruyor. Bu
bağlamda yeniçağ Fransa’nın kimlik bunalımının sonuçlarına ve bu sancıların
gürültü, kanlı, savaş ortamlarına mı gebe olacak. Bakıp göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder