6 Nisan 2011 Çarşamba

Libya Üzerine Kısa Bir Satranç Turnuvası


Libya Meselesi üzerinde durulması gereken apayrı bir konu. Aslında dünya devletlerinin konumlarını ve dış siyaset politikalarını anlamak için eşi bulunmaz bir sınav. Özelikle Avrupa Devletleri, Türkiye ve ABD için ayrı bir önem ifade ediyor.

AP/Altaf Qadri
Almanya çekimser kalarak, Fransa’nın dış siyasetteki politikasını desteklemediğini açık seçik göstermiş oldu. Şunu unutmamak gerekir ki, milli bakış açıları ve yaklaşımları değerlendirildiğinde, ne kadar birlik olarak görülseler de Almanya hiçbir zaman kendinden daha güçlü ve etkin bir Fransa istemez. Gayet tabi, Fransa için de aynı cümleler dile getirilebilir.

ABD Ortadoğu’daki Obama dönemi uzlaşı politikalarını zedelememek için, öncelikle Fransa merkezli bir harekâta ses çıkarmadı ve geri planda “gizli patron” olarak müdahaleyi askeri ve siyasi olarak destekledi. Doğal olarak aynı Almanya gibi, ABD’de Kuzey Afrika’da etkin bir Fransa istemez. Bu açıdan Türkiye’yi de masaya davet ederek, denge bazlı dış politika gerçekleştirdi. Bu bakımdan zekice ve iyi planlanmış bir dış politika izledikleri su götürmez bir gerçek.

Gelelim Türkiye’ye öncelikle geri planda kalarak NATO’nun harekâtını tasvip etmediğini ve bunun yanlış olduğunu söyledi. Bunu fırsat bilen Fransa, bir koalisyon kurarak ve BM’lerin de desteğini alarak Libya’yı ani bir kararla bombaladı. Türkiye bu zaman dilimde boş bulundu denebilir. Fakat Almanya ile kurduğu yakın zamandaki sıcak temaslarla, Fransa Almanya (sadece Türkiye sebep değil tabi, Almanya’nın dış siyaset yaklaşımına kısmen de olsa değinmiştim.) ittifakını bloke etmeyi başardı. Ardından Fransa merkezli bu operasyonun önüne geçmek ve en azından çitayı NATO merkezli bir harekâta çekmek için ABD ile yoğun ve yakın bir temas içine girdi. ABD Obama döneminde kısmen de olsa Arap dünyasında yakaladığı ılımlı, sıcak havasını kaybetmemek ve Fransa etkinliğinin önüne perde çekmek için de olsa, Türkiye’ye bu noktada destek verdi ve harekât NATO güdümünde Türkiye merkezine kaydırıldı. Türkiye bu stratejisiyle hem Fransa’nın dış siyaset atığını kırdı ve hem de Arap toplumları üzerinde artan iyi, etkin imajını kıskanan yok etmek isteyen güçleri devre dışı bırakmış oldu. Bu nedenle Türkiye’nin doğru hamleleri yaptığı söylenebilir, ama dış siyasetin hiç bitmeyen bir satranç turnuvası olduğu düşünülürse, özellikle bu şartlarda Türkiye’nin tedbiri ve fikri elden bırakmaması önemle gereklidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder