Son yüzyıldır ne kadar moda bir sözcük şu devrim.Özellikle de bu dönemde Ortadoğu daha doğrusu Arap dünyasında. Acaba devrim yapıldığında daha mutlu olacaklarını düşünen Mısır halkı, şu anda anarşi ortamındaki ülkelerini görseler buna kalkışırlar mıydı?
Devrimler devrimleri doğurur. Devirenler kendilerini var eden panzehirin, kendilerini yok edecek zehir olduğunun pek ala bilincindedirler. Her kurulan “özgürlükçü”,”hakçı” rejim devrimle kurulduysa, sanıldığının aksine özgürlüklerin en büyük düşmanı olup çıkıverir. Çünkü devirenler kazananlardır ve oyunun ikinci perdesinin yönetmeni de ta kendileridir.
Bir devrimle kurulmayan kendiliğinden ve reformsal hareketlerle gelen demokrasi, durum gösteriyor ki, en etkili ve en ilkeli demokrasilerin kurulmasının kapısını açıyor. Mesela Büyük Britanya, kendi demokrasisini yavaş yavaş, sindire sindire gerçekleştirdi.1215’te attıkları adımları zekice reform hareketleriyle destekleyen baştakiler, dünyanın en iyi çalışan demokrasisini inşa etmeyi başardılar. Devrimle oluşan demokrasiler ise doğuştan sakat doğuyor, çünkü devrimin kendisi zaten demokrasi ile zıt bir eylem. Devrimle gelen demokrasinin, rey dışı bir devrimle yeniden şekillendirilmesi ihtimali zaten demokrasinin ilkelerini hiçe saymak demek oluyor.
Mısır’ın işi çok zor. Bir demokrasi kültürü yok adam gibi. Halkın ayaklanmasının arka planında demokrasi falan istemeleri de yok, amaçları sadece duygusal. Baştakiler karınlarını doyurabiliyorsa, Arap halkı zaten mutlu olur. Şimdi bu tür bir durumda gelen devrimin, bavulunu toplayıp giden Mübarek sonrası Mısır’da meydana gelen anarşinin, askeri yönetimin basiretsizliğinin, özellikle de demokrasi bilinci olmayan Mısır’a neler getireceği kuşkulu. Bir şeçim yapılacak, ama yeniden güçlü bir iktidarın Mısır’a hâkim olması durumu da pek tabi muhtemel, hatta büyük ihtimal kanımca.
Mısır Hüsnü Mübarek’i bir devrimle indirdi. Başa yeniden gelecek iktidarın Mısır’a neler sunabileceğini hepimiz göreceğiz. Umarım iş yeniden bir devrime kalmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder