19 Mayıs 2011 Perşembe

Kutla(ma)mak

Sabah kalktım. Televizyonu açtım. TRT’de her zaman ki gibi bildiğimiz törenler, sanki bu işten çok zevk alınıyormuşçasına alkışlar içinde yapılıyordu. Klasik olarak, Ankara’da Cumhurbaşkanı, Kuvvet Komutanları ve milletvekilleri içlerinden “ne zaman bitecek bu tören” diye geçirerek izlerken, “show”larını gerçekleştiren gençler ise devlet büyüklerinden pekte farklı olmayarak bu işkencenin bitmesi için işlerini çabucak bitirmenin telaşıyla, mutlu bir yüz takınarak töreni gerçekleştiriyorlardı.

 19 Mayıs 1961 (Haberde Elinde Bayrak Tutan Stadyumda Bir Genç)
Türkiye Cumhuriyeti bu törenleri Mussolini İtalya’sından ve Sovyet Rusya’sından ithal etmiş. Oraya gönderdiğimiz o dönemin büyük isimleri bu törenlere hayran kalarak, işe koyulmuşlar ve ortaya 70 yıldır bıkmadan usanmadan bu şekilde yapılan organizasyonlar çıkmış. O dönem açısından, tarihi şartları da göz önünde bulundurursak eleştirmek pek akla yatkın değil. Fakat böyle bir durum bize bu uygulamaların günümüzde de eleştirilemeyeceği anlamını vermez.

19 Mayıs 2011(Elinde Bayrak Tutan Stadyumda Gençler)
Bir an önce bu tarz gerici uygulamalara bir son verilmeli. Bu tarz “sözde eğlenceler” hem o önemli günlerin manasını öldürüyor, hem de genç neslin Türkiye Cumhuriyeti için önem arz eden günleri, önemsememesine yol açıyor. Bu gayet doğal, çünkü artık çocuklar, gençler bıktı. İnsanlar bu tarz kutlamalardan kaçar hala geldi. Hemen her konuda olan tabu tavırlarımız, eğlenmek konusunda da sürüyorsa, vay haline bu Türkiye’nin. (İnkılâpçılığı ve dünyaya uymayı şart koşan Mustafa Kemal, bugün hayatta olsaydı bunlara bir son verirdi herhalde. ) Bu tarz uygulamaları “kronikleştirmek” Türkiye’de çok görülen bir hastalık ne yazık ki. “Eğlenmekte” bile böyleyiz!

Eleştiren kişinin, eleştirdiği konu üzerinde, daha iyisinin nasıl hayata geçirilebileceği konusunda bir fikri olması gerekir. Eleştiriyorsa, daha iyisini biliyor demektir. Peki, neler yapılabilir? Bu bayramın adı Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı değil miydi? Mesela spor noktasına istinaden liseler arası olimpiyat organizasyonu, geniş çapta ve dünyadan da katılımcı kabul edebilen spor turnuvaları hayata geçirilebilir. Gençlik noktasını öne çıkarmak içinse, çok büyük ve güzel bir festival düzenlenebilir örneğin. Türkiye’nin tanınmış isimlerinden muhteşem konserler, bilgisayar oyun turnuvaları, boğazda ücretsiz yapılan turlar, o gün tüm tiyatro ve sinemalar da çok cüzi rakamlarla gençlerin hizmetine sunulabilir. Bu bayram lise gençliğinin sırtına yıkıldı. Üniversitelerin de işin içine dahi edilmesi lazım. Platformlar oluşturulup tartışmalar, münazaralarda yapılabilir bu kapsamda. Atatürk’ü Anma kısmı içinse bir şey yapmanıza gerek yok. Zaten bunları layığınla yaptığınızda onu anmış olursunuz.

Genç neslin bıktırılması ve bu sözde bayramları sadece birer tatil olanağı olarak görmesinin önüne geçmek için adımlar atılmalı. Geçmişe birçok konuda takılıp kalan Türkiye’nin en azından kendi nesli için yapabileceği bir şeyler olmalı. En azından geleceğimizi “bıktırmayalım.” Lütfen!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder