24 Aralık 2012 Pazartesi

Bilgi Edinmek Ama Niçin?


Şimdi izah etmek istediğim şeyde herhangi bir alıntı ya da çalıntı yapmayacağım. Bugün trafikte etraflıca düşünmeye çalıştığım bu mevzuyu, sade olarak anlatacağım. Alıntı vermeyeceğim, tanık göstermeyeceğim.

Bilgiyi neden ediniyoruz. Yani ona ihtiyaç duymamızı sağlayan şey ne? Bu sorunun cevabını vermek çok güç. Bunu biraz daha daraltarak, entelektüel bilgi birikimini neden elde etmek istiyoruz gibi kestirmesi biraz daha kolay bir alana sığdıracağım. Üç temel nedene dayandırıyorum bunu.

1-Toplumda itibar elde etmek için, bilginin gücüne sığınarak toplumda statü atlamak, kazanmak niyetiyle. Bacon’ın ifadesiyle bilgi güçtür.
2- Salt maddi kazanç için, bilgiyi para ile satmak, onu satılabilir bir şey olarak görüp üzerinden maddi gelir elde etmek amacıyla
3-Düşünebilmek ve bilince kavuşmak için, bilgiyi zihinlerinin kazanında yakıt olarak kullanmak için.

Hamal
İlkine misal olarak- bizim okulda dahil- hemen her gün karşılaştığımız alelade üniversite hocası tipi verilebilir. (Hepsi için demiyorum ama 10’da 9’u için geçerlidir bu) Asistanlıktan, profesörlüğe zor ve sancılı bir yolda var gücüyle çalışarak bir statü elde etmek iradesiyle okuyan akademik kesimin büyük kısmını içine alan çok geniş bir kümedir. Biz bunu biraz daha geliştirerek “şöhret” adına bilgi edinimi de diyebiliriz. Yani bilgiyi kendisi için olduğu kadar, toplum gözünde de itibar kazanmak niyetiyle edinen insan tipi. Nitekim böyle kimseler yaşadığı dönemde gıpta edilen, her türlü medya programına çağrılıp, iltifatlarla uğurlanan, bilgisiyle göğüs kabartan insanlardır. Fakat böyleleri geleceğe kalamazlar. Çünkü bir şey üretmekten ziyade bir papağan gibi, kaliteli ve uzun ömürlü belleğiyle bilgisini pazara çıkarırlar. Düşünmediği ya da düşündüğünü zannettiği için insanlık için (çağı ile sınırlı kalarak) rafta duran okunmamış bir ansiklopediye benzetilebilirler. Bilgi bu tipler için amaçlaştırılır. Bu da onları düşünmekten alıkoyduğu gibi bu yüzden bilgi hamalı olup çıkarlar. Bilgi yeni bilgileri doğurmak için değil üste belirttiğim üçüncü grubun sığ olarak nitelendirdiği niyet için öğrenilir. Saatlerce kütüphaneden çıkmayan, çıktığında belleğini doldurmuş ve kendini tatmin etmişlerdir böyleleri. Beyinlerindeki hafıza, hemen her gün kullanıldığımız USB belleye benzer.

Ardından ikincisi günümüzde televizyonlarda sıkça rastladığımız “bilmem ne uzmanları” nın ekseriyetle oluşturduğu gruptur. Bilgisini pazara çıkarmasının nihai hedefi salt maddi kazançtır. Kitaplar yazarlar ki yazdıkları en çok satanlar listesine girer. İmza günleri düzenlerler, fanları kitapçıları doldurur. Bu grubun ilkinden ayıran en keskin ayrım statüyü sade ve sadece paraya endekslemiş olmalarıdır. Diğer grubun aksine çok bilmekle değil, çok kazanmakla övünürler. Bilgiyi salt satılan bir meta olarak görürler; bilgi ile pazarda satılan portakal aynı kefeye konur böyleleri için. Ah keşke kitabım tutsa da yeni bir ev alabilsem gözüyle bakarlar. Kitaplarının satış grafiklerini ellerini ovuşturarak takip ederler. Bilgi ise yine bu amaçla bir anlam ifade etmeyen kitaplarını doldurmak için öğrenirler. Düşünmezler, ülke dışındaki  moda akımların içerdeki yegane temsilcisi olmak için gözleri hep dışardadır. Satabileceği bir şey bulduğunda düşünmeden (ne kadar satacağı dışında) ağızı sulanan aç kalmış bir kurt gibi yer yer çevirilerle, zaman zaman cümlelerdeki kelimelerin yerine değiştirerek raf ömrü uzun olmayan süt gibi kitaplar devşirirler. Örnek vermeye gerek yok, kitap sitelerini şöyle bir gezseniz binlerce, onbinlercesine rastlayabilirsiniz.

Üçüncüsüyse bilgiyi yalnızca düşünmek için yakıt olarak gören asil gruptur bu. Sadece bir sonuca ulaşmak ve kendine örtülü olan fikir kapılarını açmak için “araç olarak gören üst insandır” .(Burada üst insanı epey farklı, çok ama çok öznel bir anlamda kullandım.)  Bu çok az ve asil grup bilgiye satmak için değil, statü için değil, düşüncesine ham madde yaratmak için kullanır. Onun için dünya sadece fikirlerden ibarettir. Aydınlatılması için gereken alanlar vardır ve bu alanların aydınlanması için bilgi edinmek bir basamaktır. Böyle insanlar için gerisi öz çıkarımlarını nevi şahsına münhasır bileşik bir hale getirerek yeni fikirlerin kapılarını aralamaktır. Para bu insanlar için içinde bulunduğu toplumda hayatta kalmak için bir alış-veriş gerecidir. Ünü ise önünde bir engel olarak görür. Ün onlar için düşünmelerini engelleyebilecek toplumun yarattığı bir canavardır. Bu nedenle o tip çevrelerden uzak durarak genellikle yalnızlığa sığınmayı tercih ederler. Bu insanlar unutmamak için yazarlar, şiddetli yağan bir yağmurda fikir taneciklerini dört başı mamur bir kapta saklayabilmek amacıyla yazmayı da bir birikim aracı olarak kullanırlar. 

Genellikle içinde bulundukları çağda önemleri kavranmaz, çünkü toplumun geneliyle yücelttiği statü anlayışlarına aykırı hareket ederler. Bu sebeple adları ve yazdıkları gelecek nesillerce dünya döndükçe var edilir. Nitekim dillendirdiklerini kavramak için zamana ihtiyaç vardır.

Diyojen ve Mevlana bu gruba verilebilecek örnekler isimlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder